Albert Einstein 14 Mart 1879 yılında Almanya’da doğmuş, en çok görelilik teorisini geliştirmesiyle tanınmış ve kuantum mekaniğinin gelişimine önemli ölçüde katkılarda bulunmuş, dünyanın en ünlü denklemi olarak adlandırılan kütle- enerji denkliğini “E = mc2” olarak formüle etmiş, fotoelektrik etkisi keşfiyle Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüş, daha çok fizik ve matematik alanlarında çalışmalar yürütmüş, 10’dan fazla kitap ve makale yazmış, tüm zamanların en iyi fizikçilerinden kabul edilmiş matematikçi ve fizikçi bilim insanıdır.
Einstein’ın biyografisine bakıldığında matematik ve fizik alanında çığır açan buluşlar yaptığı görülmektedir. Bununla birlikte Einstein pek çok popüler kültür ürünü için konu veya bir ilham kaynağı olmuştur. Einstein'ın 72. yaş gününde, UPI fotoğrafçısı Arthur Sasse kendisini kameraya karşı gülümsetmeye çalışmıştır ve Einstein o gün defalarca kameralara gülümsedikten sonra bir seferinde dilini çıkararak poz vermiştir. Einstein’ın dilini çıkararak poz verdiği bu fotoğraf çoğu yerde kullanılan ve en ünlü fotoğraflarından biri olmuştur. 19 Haziran 2009 yılında orijinal fotoğraf bir açık arttırmada 74,324 dolara satılmış ve Einstein'ın en pahalı fotoğrafı olmuştur.
Albert Einstein’ın yaşam özetinde yaklaşık 4- 5 yaşlarındayken hastalandığı ve hastanede yattığı dönemde babasının verdiği manyetik pusula Albert Einstein’ın oldukça dikkatini çektiği ve meraklanmasını sağladığı böylelikle bilime karşı ilgi duymaya başladığı görülmektedir. 12 yaşında ise amcasının kendisine verdiği cebir kitabını hatim etmesiyle ilerleyen dönemlerde yakalayacağı başarıların sinyalini vermiştir. Ailesinin ekonomik durumunun kötüye gitmesinden dolayı Einstein İtalya'ya taşınmak zorunda kalmıştır. Einstein 1896 yılında vatandaşlıktan çıkarılmış ve 1901 yılına kadar vatansız olarak kalmıştır. Daha sonra 1919- 1933 yılları arasında Weimar Cumhuriyeti vatandaşlığı altında yaşamıştır. Sonraki yıllarda İsviçre ve ABD vatandaşlıkları almıştır. Üniversite hayatında felsefe konularına ilgi duyan Einstein, aynı zamanda bilimsel konuları dikkate almaya başlamış ancak üniversitedeki profesörlerle yeteri kadar iyi olmayan bir ilişkisi olmuştur.
1905 yılından sonraki hayatı daha iyiye doğru giden Einstein çeşitli üniversitelerde bilim insanı unvanıyla dersler vermeye başlamış ve sonrasındaki yıllarda çalışmalarını sürdürmüştür. 1921 yılında fotoelektrik etkisi çalışması ile Nobel Fizik Ödülü almıştır. 1976 yılında abdominal aort anevrizması nedeniyle yaşamını yitirmiştir.
Albert Einstein Sözleri Nelerdir?
Albert Einstein’ın sözleri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
- ‘’Ön yargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.’’
- ‘’3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı’nda taş ve sopalar olacağını biliyorum.’’
- ‘’Çok zeki değilim. Sadece problemlerle uzun süre yaşamaya alışığım.’’
- ‘’Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma. Bana da geri zekalısın diyenler oldu. Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim.’’
- ‘’Özel bir yeteneğim yok fakat tutkulu derecede meraklıyım.’’
- ‘’Dehanın 10’da 1’i yetenek, 10’da 9’u çalışmaktır.’’
- ‘’Basit bir biçimde izah edemiyorsanız yeterince iyi anlamamışsınız demektir.’’
- ‘’İnsan aklının sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.’’
- ‘’Aynı anda hem savaşı engelleyip hem de savaş hazırlığı içinde olamazsınız. Savaşı engellemek daha fazla inanç, cesaret ve azim gerektirir.’’
- ‘’Sadece barışçı değil, militan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım.’’
- ‘’Sorunları çözmeye çalışırken, o sorunları yaratırken kullandığımız düşünce yapısını kullanamayız.’’
- ‘’Bir insanın zekası verdiği cevaplardan değil, sorduğu sorulardan anlaşılır.’’
- ‘’Otoriteye körü körüne sadık olmak, gerçeğin en büyük düşmanıdır.’’
- ‘’Cevapları olan değil soruları olan insanları dinleyin.’’
- ‘’Başarılı bir adam olmak için çalışmayın, aksine önemli bir adam olmak için çalışın.’’
- ‘’Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim.’’
- ‘’Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar.’’
- ‘’Ben atomu insanlığa hizmet etmek için parçaladım. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.’’
- ‘’İfade özgürlüğünü, yasalar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezalandırma olmaksızın açıklayabilmesi için toplumda hoşgörü mevcut olmalıdır.’’
- ‘’Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam edişidir.’’
Albert Einstein Buluşları Nelerdir?
Albert Einstein’ın buluşları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
- Özel görelilik
- Genel görelilik
- Kütle enerjisi denkliği
- Brown hareketi ve istatiksel fizik
- Fotoelektrik etkisi
- Buzdolabı
Albert Einstein’ın Beyni Nasıldır? Beyin Yapısı
Florida State Üniversitesi’nde bir antropolog Einstein’ın beyni hakkında bir çalışma başlatmış ve bu çalışma ile Albert Einstein’ın beyninin çoğu insanınkinden farklı olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Bu farklılıklar, Einstein’ın zamanın doğası ve uzay hakkındaki benzersiz buluşlarıyla bağdaştırılmıştır. Araştırma için Einstein’ın ölümünden hemen sonra çekilmiş beyin fotoğrafları kullanılmıştır. Fotoğraflar Einstein’ın beyninde bulunan prefrontal korteksin (beyinde bulunan ve soyut düşünme için önemli olan bir bölüm), normal bir insanın prefrontal korteksinden çok daha karmaşık bir düzene sahip olduğunu göstermiştir. Başka bir deyişle, Einstein’ın beyni diğer insanların beyninden çok daha farklı görünmektedir.
Yapılan araştırmalarda Einstein’ın beyni 85 farklı beyinle karşılaştırılmış ve Einstein’ın prefrontal korteksindeki kıvrımların diğer beyinlerden çok daha farklı olduğu gözlemlenmiştir.
Uzun çalışmalara rağmen Einstein’ın beyniyle ilgili detaylı bilgiler ölümünden sonraki ilk 30 yıl boyunca ortaya çıkartılamamıştır. Daha sonraki yıllarda ise beynin iki bölümünde, her bir nöron ve hücre için alışılmadık kadar çok glia (beyinde bulunan bir sinir hücresi) bulunduğu saptanmıştır.
Einstein'ın beynini çıkarıp parçalara bölen Dr. Harvey, bu parçaları dünyanın farklı noktalarındaki pek çok uzmana göndermiştir. Ailesi elden ele gezen beynin serüvenini öğrendiğinde yaşadıkları büyük şokla olaya tepki göstermiş ancak beynin bilimsel çalışmalara öncülük etmesi şartıyla duruma razı olmuşlardır. 52 genç ve 15 yaşlı insanın beyniyle karşılaştırılan Einstein'ın beyninde, hepsinden daha güçlü bazı yönler bulunmuştur. Bunların en önemlisi, beynin sağ ve sol tarafı arasındaki güçlü bağlantı yolları olmuştur.
Normalden çok daha fazla glia hücresi bulunan Einstein'ın beynindeki hipokampus bölgesinde de bir olağandışılık söz konusu olmuştur. Hipokampusun sol kısmındaki nöronlar, sağ kısmındakilerden dikkat çekici derecede daha büyüktür. Bu durum; detaylı, mantıksal, analitik ve yaratıcı düşünmenin gerçekleştiği neokorteks ile daha güçlü bağlar kurmasının önünü açmıştır.
Albert Einstein’ın Beyni Nerede Saklanıyor?
Einstein’ın otopsisini yaparken beynini çıkaran ve 170 parçaya bölüp bu parçaları dünyanın farklı noktalarındaki uzmanlara gönderen Dr. Harvey'in mirasçıları, Einstein'ın beyninden geriye kalanları 55 yıllık serüvenin ardından ABD Ulusal Sağlık ve Tıp Müzesi'ne göndermiştir. Einstein’ın beyni günümüzde halen bu müzede saklanmaktadır.
Albert Einstein’ın Beyni Çalınmış Mıdır?
18 Nisan 1955 yılında hayatını kaybeden Albert Einstein'ın ailesi, Einstein'ın bedeninin yakılmasını istemiştir. Otopsiyi gerçekleştiren Dr. Thomas Stoltz Harvey, ailesinin talebi üzerine Einstein'ın bedenini yakılmak üzere hazırlamıştır. Einstein’ın beyni otopsisini yapan Dr. Thomas Stoltz Harvey tarafından çalınmıştır. Einstein'ın ailesinin onayı olmaksızın çıkarılan beyninin parçaları, 55 yıl boyunca elden ele gezmiştir.
Albert Einstein’ın IQ'su Kaçtı?
Albert Einstein’ın IQ’su 160’dır. IQ testlerinde dahilik sınır puanı 140’tır. Ancak bu sınırı, bu rekoru Albert Einstein ve Stephen Hawking 160 puan alarak kırmıştır.
Albert Einstein’ın Hastalığı Nedir?
Albert Einstein’ın hastalıkları aşağıda listelenmiştir.
- Dünyanın en zeki insanlarından kabul edilen Einstein’in otistik spektrum bozukluğu vardır. Doğuştan ya da yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkan bu hastalık insanın toplumsal ilişkilerini güçleştirir ve obsesif kişilikler yaratır.Bu hastalıkta, kişiler kendini uzun uykudan alamazlar. Sürekli yarı baygın halde dolaşabilirler. Einstein gün içinde 10 saat kesintisiz uyuyup aralarda da kestirmeler yapmıştır.Einstein, çocukluğunda çok zor konuşmuştur. Ciddi konuşma gecikmeleri ve daha sonra ekolali (echolalia) yani kelimeleri, sesleri tekrarlama alışkanlığı yaşamıştır. 9 yaşına gelene kadar da bu böyle sürmüştür.
- Einstein taranamayan saç sendromuna sahip olmuştur. Bu sendrom fiziksel farklılık dışında sağlığa etkisi olmayan bir sendromdur.
- Einstein’ın ölümüne de sebep olan hastalığı abdominal aort anevrizmasıdır. Bu hastalıkta ana atar damarın karın kısmındaki bölümünde damar duvarındaki zayıflamış bölümde gelişen genişlemesiyle sürpriz ölümler yaşanabilmektedir.
Albert Einstein Teorileri Nelerdir?
Albert Einstein’ın teorileri ve özellikleri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
- Özel görelilik kuramı: Einstein, ışık hızının sabit olduğunu ve ışığın yayılması için esir ortamının gereksiz olduğunu, zaman- mekân ve hareketin izafi olaylar olduğunu düşünmüştür. Yürüttüğü çalışmalar sonucunda iki ilke ortaya koymuştur; görelilik ilkesi sabit hızla hareket eden bütün gözlemciler için geçerlidir ve ışığın hızı bütün gözlemciler için c'dir. Özel görelilik diğer adıyla izafiyet teorisinin formülü E=mc²’dir.
- Genel görelilik kuramı: Genel görelilik kuramı birbirine göre ivmeli biçimde hareket eden sistemleri kapsamaktadır. Özel görelilik kuramı, kapsamı daha geniş olan genel görelilik kuramının özel bir hali sayılabilmektedir. Einstein’ın genel görelilik kuramı gravitasyon kavramına yeni bir bakış açısı getirmiştir.Genel görelilik kuramında gezegenleri yörüngelerinde kalmasını sağlayan, yörüngenin bulunduğu uzay kesiminin Güneş'in kütlesel etkisinde kavisli bir biçim oluşturmasıdır.
- Kütle- enerji eşitliği: Einstein, kendisine kadar süregelen bir yargıyı yıkmış ve enerjinin ışık hızının karesiyle maddenin kütlesinin çarpımına eşit olduğunu bulmuş ve bilim dünyasında yeni bir çığır açmıştır.Einstein’a göre her şey enerjidir, dolayısıyla maddeler de çok yoğun enerjilerdir. Cisimlerin geçirdiği kimyasal reaksiyonlar sonrasında kütlenin bir kısmı enerjiye dönüşmektedir. Bu durum Einstein’ın E=mc² formülasyonu ile açıklanabilmektedir.
- Fotoelektrik etki: Einstein bu çalışmasıyla 1921 yılında Fizik Nobel Ödülü kazanmıştır. Fotoelektrik ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların veya diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Üzerine ışık düşen bazı maddeler elektron salmaktadırlar. Parlak ışıklar daha fazla elektron salar ancak enerjileri artmamaktadır. Klasik fizik bu durumu dalga kuramı ile açıklayamamıştır. Einstein bu soruna Planck kuramını uygulamıştır.
- Brown hareketi ve istatistiksel fizik: Einstein hareket ile molekül büyüklüğü arasındaki matematiksel ilişkiyi saptamış ve böylece molekül ve atomların büyüklüğünü hesaplamak mümkün olmuştur. Einstein’ın bu açıklamasından üç yıl sonra Perrin, Brown hareketi üzerinde deneyler yaparak Einstein’ın hesaplarını doğrulamıştır.
- Bose- Einstein istatistiği: Einstein ve Hint fizikçi Nath Bose, 1925 yılında yoğun bir gaz kütlesinin mutlak sıfır sıcaklığına düşürüldüğünde, atomların kendi özelliklerini kaybedeceklerini ve bir bütün halinde dev bir tek atoma dönüşecekleri sonucuna varmışlardır. Bose’un fotonlar için kullandığı metotları ayırt edilemez parçacıklar için genelleştiren Einstein, yaptığı çalışmalarda etkileşmeyen parçacıklardan oluşan bozon gazının tek bir kuantum durumuna yoğunlaşabileceğini göstermiştir.
- Kuantum fiziği ve belirsizlik ilkesi: Einstein kuantum fiziğinin tamamlanmış bir kuram olmadığını düşünmüş ve kuantum fiziğinde keşfedilmemiş “saklı değişkenler” olması gerektiğini öne sürmüştür. Einstein’dan sonra yapılan Bell eşitsizlikleri ve Aspect deneyi tarzı deneylerle Einstein’ın bu iddiası geçersiz kılınmışsa da kuantum dolanıklığının nedeni günümüzde halen gizemini korumaktadır.
- Kozmoloji: Einstein evrenin sabit olduğunu düşünmüş ve parametreler arasındaki çelişkiyi çözmek için kuramına kozmolojik sabit eklemiştir. Einstein daha sonra belirsizlik ilkesini çürütmeye çalışmaktan vazgeçmiş ve kuantum mekaniğinin fiziksel gerçekliği anlatmakta yetersizliği fikrini savunmaya başlamıştır. Ancak daha sonra evrenin sürekli genişlediği anlaşılmış ve Einstein bu sabiti "en büyük hatam" olarak nitelemiş, denklemlerinden de çıkarmıştır.
- Birleşik alan kuramı: Albert Einstein, Princeton üniversitesinde fizik çalışmalarını yürütürken kendi teorisi olan genel göreliliği elektromanyetik kuramına bağlayan bir birleşik alan kuramı üzerinde araştırmalar yapmış ve çalışmış ama başarılı olamamıştır.
Albert Einstein İzafiyet Teorisi Nedir?
Albert Einstein tarafından 1905 yılında Annalen der Physik dergisinde yayınlanan izafiyet teorisi diğer adıyla özel görelilik kuramı Einstein’ın "Hareketli cisimlerin elektrodinamiği üzerine" isimli makalesinde açıkladığı ve daha sonra "Bir cismin atıllığı enerji içeriği ile bağlantılı olabilir mi?" isimli makalesinde de açıklamış olduğu bir fizik kuramıdır.
İzafiyet teorisi diğer ismiyle özel görelilik kuramında Einstein, uzay ve zaman arasında olan ilişkiyi açıklamaktadır. İzafiyet teorisine göre zaman, mekân ve hareket birbirinden bağımsız değildir. Bunlar birbirleriyle bağlantılı izafi bir bütündür. Cisim zamanla, zaman cisimle, mekân hareketle, hareket mekanla yani hepsi birbiri ile bağlantılıdır.
Einstein’dan önce de izafiyet teorisi ile çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yapılmıştır. Einstein’dan önce bu etkiyi ilk gözlemleyen kişi Galileo’dur. Einstein'ın izafiyet teorisi, Galileo'nun ‘’görelilik prensibi’’ teorisi ile birleşerek, doğrusal ve değişmeyen hareketin durumu ne olursa olsun tüm gözlemcilerin ışığın hızını her zaman aynı büyüklükte ölçeceğini söylemektedir.
İzafiyet teorisi diğer adıyla özel görelilik teorisi liselerde fizik derslerinde ve üniversitelerin Fen Fakültesi’ne bağlı Fizik Bölümü’ndeki fizik derslerinde işlenmektedir.
İzafiyet teorisi, aynı hıza sahip unsurların gözlemci veya kaynağa bakılmaksızın aynı hızda gideceği sonucunu ortaya çıkardığından önemlidir.
Albert Einstein Paralel Evren Teorisi Nedir?
Paralel evrenler ile ilgili teorilerin kaynağı Albert Einstein’ın fikirlerine dayanmaktadır. Fakat Einstein’ın paralel evrenle ilgili düşüncelerini bir adım ileriye taşıyan isim, 1954 yılında yaptığı çalışma ile Amerikalı matematikçi ve fizikçi Hugh Everett olmuştur. Everett, bulunduğumuz evrene benzeyen başka evrenlerin var olabileceği tezini ortaya atmıştır. Hugh Everett’inbaşka evrenler olabileceği düşüncesinin temelini Einstein’ın görecelik teorisi oluşturmuştur. Einstein’ın bildiğimiz üç boyutun ötesinde dördüncü boyut olan zamanın göreceliği teorisi bilim dünyasında büyük çığır açmıştır. Bu teori Einstein’ın matematiksel ispatıyla sınırlı kalmamış uydu yörüngelerindeki sapmalar uzayın zamanı büktüğünün yakın zamandaki ilk kanıtlarından olmuştur. Aynı üç boyutta konumlanmış bitişik evrenler ya da kesişen evrenler de görecelik teorisinin bir sonucu olarak görülmektedir.
Paralel evren konusu Fen Fakültesi’ne bağlı Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’ndeki Uzay Araştırmaları dersi, Genel Astronomi dersi ve Kozmoloji derslerinde işlenmektedir.
2007 yılında Nobel Ödülü'ne layık görülen Steven Weinberg, Çoklu Evrenler Teorisi'nin önemini şöyle vurgulamıştır:
‘’Eğer çoklu evrenler gerçekse, Büyük Patlama çerçevesinde geliştirdiğimiz standart model içindeki kuark kütlelerinin ve diğer sabitlerin hassas değerleri hakkında rasyonel açıklamalar bulma ümidimiz lanetlenmiş demektir; çünkü bu değerlerin hepsi, çok sayıda evrenden, hasbelkader içinde yaşadığımız evrene ait şans eseri ortaya çıkmış değerler olacaktır.’’
Albert Einstein’ın Eğitim Hayatı Nasıldır?
Einstein okul hayatına başlamadan önce konuşma zorlukları yaşamıştır. Annesi ve babası bu durumundan dolayı kaygılanmışlar ve onu doktora götürmüşlerdir. Einstein 4- 5 yaşlarında hasta olarak yatakta yatarken babası onu neşelendirmek adına kendisine manyetik bir pusula vermiştir. Einstein pusula ibresinin hareketini o yaştayken oldukça dikkat çekici bulmuş ve bu durum kendisinde büyük bir merak uyandırmıştır.
Albert Einstein’in anne ve babası Hermann ve Pauline Einstein Yahudi kökenli bir çift olup dindar değillerdir. Dini görevlerden önce çocuklarının eğitimini düşünmüşlerdir. Einstein 5 yaşına bastığında onu evlerinin yakınlarında daha iyi eğitim alacaklarını düşündükleri bir Katolik Hristiyan ilkokuluna yazdırmışlardır. Einstein okula başladıktan sonra okulda uygulanan sıkı disiplinden, otoriteden ve ezberci yaklaşımdan rahatsız olmaya başlamıştır. Ancak okulda yaşadığı sıkıntılara rağmen derslerinde oldukça başarılı olmuştur. Okul hayatı boyunca başarılı olmuş hatta çoğu dönemde sınıfında birinci olmuştur.
Einstein 9.5 yaşındayken Katolik ilkokulundan ayrılmış ve Luitpold Gymnasium’da eğitim görmeye başlamıştır. Gymnasium okulu Antik Yunanca ve Latince derslerine büyük önem veren bir okuldur. Okulun müfredatında ayrıca modern diller, coğrafya, edebiyat ve matematik de vardır. Albert Einstein Latince ve matematik dersindeki keskin mantığı sevmiş ve bu derslerde en yüksek notları almıştır. Gymnasium daha önce gittiği ilkokula göre çok daha sıkı bir disipline sahip bir okuldur. Einstein isyankâr bir yapıya sahip olması sebebiyle burada otoriter öğretmenler ile sürekli çatışma içine girmiş ve öğretmenleri Einstein’ın bağımsız, isyankâr kişiliğinden hiç hoşlanmamıştır.
Yahudi olan Einstein 11 yaşındayken Yahudi geleneğine uygun olarak evde din dersleri almaya başlamıştır. Einstein bu dönemde aldığı derslerden de etkilenerek büyük bir dini şevk duymaya başlamış ve bütün dini görevleri yerine getirerek dindar olmayan ailesine örnek olmak istemiştir. Yahudilerin özel günü olan Şabat günlerinde dinlenip sadece Yahudiler için helal olan gıdaları tüketmiş ve kendi başına dini ilahiler yazmıştır. Ancak Einstein’ın bu dini şevki uzun sürmemiştir. Zamanla okuduğu bilim kitaplarının kutsal kitaplar ile çeliştiğini görmüştür. Daha sonra her çeşit otoriteden kuşku duymaya başlamış ve şüpheci bir tavır geliştirmiştir.Matematiğe duyduğu ilgi sayesinde 16 yaşına bastığında kendi başına diferansiyel ve integral hesaplamaları ile analitik geometriyi öğrenmiştir.
Lise eğitimini ve yüksek okul eğitimini İsviçre'de tamamlamış ancak herhangi bir üniversitede iş bulmada yaşamış olduğu zorluklar dolayısıyla bir patent ofisinde müfettiş olarak çalışmaya başlamıştır. Einstein 1905 yılında Annalen der Physik bilim dergisinde yayınlanan Annus Mirabilis makaleleri bilim dünyasında ve fizikte devrim yaratacak olan dört makale yayımlamıştır. Bu makalelerin arkasındaki parlak zekadan fizikçi Marie Curie de etkilenmiştir. 1911 yılının Kasım ayında dünya çapında oldukça saygı duyulan iki bilim insanı olan Henri Poincaré ve Marie Curie, İsviçre’nin Zürih şehrindeki Federal Teknoloji Enstitüsü’nde teorik fizik profesörü olarak görev yapmak isteyen ve 32 yaşında olan Albert Einstein için tavsiye mektubu yazıp göndermişlerdir. Marie Curie bu mektupta Einstein’ın modern teorik fizik ile ilgili yayınladığı çalışmalara hayran kaldığını belirtmiştir. Bu tavsiye mektubunun ilgili merciye ulaşmasından, birkaç ay sonra Einstein Zürih’e yerleşmiş ve Federal Teknoloji Enstitüsü’nde işe başlamıştır. Marie Curie ve Albert Einstein arasında bu anıdan sonra bir dostluk başlamıştır.
Albert Einstein Neden Okuldan Atılmıştır?
Pek çok kişi tarafından 20. yüzyılın en önemli ve en zeki bilim insanı olarak kabul edilen Albert Einstein, içine kapanık oyun oynamaktan hoşlanmayan ve konuşmakta zorluk çeken bir çocuk olmuştur. Einstein zeki olmasına rağmen okuldan atılmıştır. Hatta öğretmenleri tarafından yetersiz damgası yemiştir.
Albert Einstein’ın Aldığı Ödüller Nelerdir?
Albert Einstein’ın aldığı ödüller aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
- Barnard Madalyası Bilim Hizmet Ödülü 1920
- Nobel Fizik Ödülü 1921
- Matteucci Madalyası 1921
- Copley Madalyası 1925
- Kraliyet Astronomi Topluluğu Altın Madalyası 1926
- Max Planck Madalyası 1929
- Benjamin Franklin Madalyası 1935
Albert Einstein’ın Matematik Formülleri Nelerdir?
Albert Einstein 1905 yılında kendisini dünya çapında ünlü yapan matematik formülünü dile getirmiştir. Bu matematik formülü özel görelilik teorisini açıklamaktadır ve şu şekildedir; E = MC²
Bu denklem aslında ışık hızının karesiyle (C²) çarpılan bir kütlenin (M) kütle enerjisi adı verilen belirli bir miktarda enerji (E) ürettiğini göstermektedir. Bu da bir cisim ne kadar hızlı hareket ederse o kadar fazla enerji açığa çıkardığı anlamına gelmektedir. Ne için kullanıldığını bilmese dahi günümüzde çoğu insan bu formülü bilmektedir. Einstein’ın bu matematik formülü içinde yaşadığımız evreni daha iyi anlamamıza büyük ölçüde yardımcı olmaktadır.
Albert Einstein Matematiği Nasıl Sevmiştir?
Albert Einstein okul hayatında matematik derslerinde gayet başarılı olmuş ve yetenekli olmasıyla birlikte her zaman zamanının ilerisinde olmuştur. Okulunda, sınıfında genellikle birinci olmuş ve matematik öğrenmeyi çok sevmiştir. Matematik öğrenme sevgisi daha sonraki yıllarda öğretme sevgisine de dönüşmüştür. Einstein matematiği öylesine sevmiştir ki daha sonra gereksiz gördüğü tüm konuları öğrenmeyi reddetmiştir. Gereksiz gördüğü konular sosyal bilimler ve modern diller gibi alanlardır.
Einstein üniversitede okuduğu yıllar boyunca, en büyük teorilerini kanıtlamasına yardımcı olan matematikçi Marcel Grossmann ile arkadaş olmuştur. Öklid dışı geometrideki uzmanlığını ve derin bilgisini öne çıkarmayı başarmıştır.
Matematiği sevdirebilecek araçlardan bazıları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
Albert Einstein’ın Uyku Düzeni Nasıldır?
Albert Einstein’ın uyku düzeni her gün 10 saat kesintisiz olarak uyumaktır. Bununla birlikte gün içinde de ara ara mikro uykuya daldığı yani kestirdiği de bilinmektedir. Einstein insanların uyku gereksiniminin ne kadar olduğunu ölçmek için beyin dalgalarını incelemeye çalışmıştır. Einstein bu uyku düzeniyle birlikte dâhiler az uyur görüşünün yanlış olduğunu göstermektedir.
Albert Einstein’ın Kuantum Fiziği Hakkında Görüşleri Nelerdir?
Albert Einstein Yaşamımdan Notlar adlı otobiyografik eserinde kuantum fiziğine dair görüşlerini beyan etmiştir. Einstein kuantum fiziğinin tamamlanmış bir kuram olmadığını düşünmüş ve kuantum fiziğinde keşfedilmemiş “saklı değişkenler” olması gerektiğini öne sürmüştür. Einstein’dan sonra yapılan Bell eşitsizlikleri ve Aspect deneyi tarzı deneylerle Einstein’ın bu iddiası geçersiz kılınmışsa da kuantum dolanıklığının nedeni günümüzde halen gizemini korumaktadır.
Einstein kütle çekimi uzay zamanın bükülmesiyle açıklamaktadır ve genel görelilik kuramı kuantum alan kuramlarıyla uyum içinde değildir. Bundan dolayı Einstein genel görelilik kuramının da tamamlanmamış bir kuram olduğunu düşünmüş ve ömrünün büyük bir bölümünü bu problemi çözmeye harcamıştır.
Albert Einstein’ın kuantum fiziği alanında gerçekleştirdiği gelişmeler aşağıda listelenmiştir.
- Albert Einstein dalga özellikleri olan ışığın aynı zamanda, daha sonra foton diye adlandırılacak olan, belirli büyüklükte enerji paketlerinden oluştuğu düşüncesini ortaya atmıştır.
- Albert Einstein ve Satyendra Nath Bose, kuantum parçacıklarını saymak için, Bose-Einstein istatistiği diye adlandırılan yeni bir yöntem bulmuşlardır.
Albert Einstein’ın Eserleri Nelerdir?
Albert Einstein’ın eserleri kitapları ve makaleleri olmak üzere aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
-
Einstein’ın Kitapları;
- Görelilik; Özel ve Genel Kuram: Popüler Bir Yorum (1920)
- Görelilik’in Anlamı (1921)
- Tek Atomlu Đdeal Gazların Kuantum Kuramı (1924)
- Brown Hareketi Kuramı Üzerine Araştırmalar (1926)
- Siyonizm Hakkında (1930)
- Niçin Savaş (1933)
- Gördüğüm Kadarıyla Dünya, Denemeler (1934)
- Felsefem (1934)
- Fiziğin Evrimi, Leopold Infield ile birlikte (1938)
- Otobiyografik Notlar, Denemeler (1949)
- Denemeler (1950)
-
Einstein’ın Makaleleri;
- Işığın Oluşumu ve Dönüşümü Üzerine Bir Görüş (1905)
- Durağan Bir Sıvı İçindeki Asıltı Parçacıklarının Moleküler Kinetik Kuramı Çerçevesindeki Hareketleri Üzerine (1905)
- Hareketli Cisimlerin Elektrodinamiği (1905)
- Bir Cismin Eylemsizliği Enerji içeriğine Bağlı mıdır? (1905)
- Brown Hareketi Kuramı Üzerine (1906)
- Işığın Salınımı ve Soğurumu Kuramı Üzerine (1906)
- Işınımın Planck Kuramı ve Özgül Isı Kuramı (1907)
- Bir Kütle Çekimi Kuramı ve Genelleştirilmiş Görelilik Kuramına Bir Gönderme (1913)
- Genel Görelilik Kuramı'nın Temelleri (1916)
- Kuantum Kuramı (1917)
Albert Einstein’ın Ailesi Kimdir?
Albert Einstein’ın annesi Pauline Einstein yetenekli bir piyanisttir. Babası Hermann Einstein ve amcası Jakob bir elektrik şirketi kurmuşlardır. Einstein’ın kız kardeşi Maja Einstein’dır. Einstein'ın çocukları Eduard Einstein, Hans Albert Einstein ve Lieserl Einstein’dır. Einstein’ın ilk eşi ve çocuklarının annesi Mileva Mariç’tir. Daha sonra kuzeni de olan Elsa Einstein ile evlenmiştir.
Albert Einstein Evlenmiş Midir?
Albert Einstein Zürih Politeknik Enstitüsü’nde öğrenciyken tanıştığı Mileva Mariç ile üniversitedeki son senelerinde evlenmeye karar vermişler Albert Einstein Bern Patent ofisinde çalışmaya başladığı sırada Mileva yanına geldiğinde 1903 yılında evlenmişlerdir. Bu evlilikten üç çocukları olmuştur. Einstein'in 1912 yılında teyzesinin kızı Elsa Loewenthal ile ilişki yaşamaya başlaması üzerine Mileva ile evliliği bozulmuş ve ilk önce ayrı yaşamaya başlayan çift 1919 yılında boşanmıştır.
Mileva Maric ile evlilikleri sırasında kuzeni Elsa ile bir ilişki yaşayan Einstein, 1919 yılında ilk eşi Mileva'dan boşandıktan birkaç ay sonra kuzeni Elsa ile evlenmiştir. Einstein ve Elsa çiftinin çocukları olmamıştır. Ancak Elsa'nın önceki evliliğinden olan Ilse ve Margot isimli kızlarını Einstein kendi kızları olarak benimsemiştir. Einstein ve Elsa çifti ABD'ye göçene kadar Berlin'de yaşamışlardır.
Albert Einstein Evlilik Sözleşmesi Yapmış Mıdır?
Albert Einstein eşi Mileva Mariç ile evlilik sözleşmesi yapmıştır.Zürih Politeknik Enstitüsü’nde öğrenciyken tanışan Einstein ve Mariç’in evlilikleri 1914’te 11 yılın ardından çatırdamaya başlamıştır. Çift ayrılmayı düşünürken Einstein oğulları için evliliklerini bazı şartlar dahilinde sürdürmeyi eşine teklif etmiştir.
Albert Einstein’ın evlilik sözleşmesi adı altında sunduğu şartlar aşağıda listelenmiştir.
- ‘’Giysilerimin ve çamaşırlarımın düzenli olduğundan, üç öğün yemeğimi odamda düzenli bir şekilde yediğimden, yatak odamla çalışma odamın tertipli tutulduğundan, özellikle de çalışma masamı benden başka kimsenin kullanmadığından sorumlu olacaksın.’’
- ‘’Toplumsal durumlar gerektirmediği takdirde benimle tüm kişisel ilişkini keseceksin.Özellikleevde seninle birlikte oturmamı, seninle dışarıya veya seyahate çıkmamı talep etmeyeceksin.’’
- ‘’Benden fiziksel yakınlık beklemeyecek, bana hiçbir şekilde sitem etmeyeceksin.’’
- ‘’İstediğim anda benimle konuşmayı keseceksin.’’
- ‘’İstediğim anda yatak odam ya da çalışma odamdan şikâyet etmeden ayrılacaksın.’’
- ‘’Beni çocuklarımızın önünde sözlerin veya davranışlarınla aşağılamayacaksın.’’
Einstein'ın eşi Mileva bu ağır ve tek taraflı şartları kabul etmiş ancak birkaç ay sonra kocasını Berlin’de bırakıp iki oğluyla Zürih’e geri taşınmıştır. Beş yıl birbirlerinden ayrı yaşadıktan sonra da 1919 yılında boşanmışlardır. Aynı yıl Einstein ikinci dereceden kuzeni Elsa Löwenthal’le evlenmiş ancak Mileva Mariç bir daha evlenmemiştir.
Albert Einstein’ın Çocukları Var Mıdır?
Albert Einstein’ın çocukları vardır, çocuklarının isimleri; Eduard Einstein, Hans Albert Einstein ve Lieserl Einstein’dır.Albert Einstein’ın çocukları eşi fizikçi Mileva Mariç'tendir. Kızları Lieserl'e dair hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir. En küçük oğlu Eduard zihinsel bir hastalığa sahiptir. Ortanca çocuğu Hans Albert ise Einstein kadar olmasa da ünlü bir bilim adamı olmuştur.
Albert Einstein Ne Zaman Vefat Etmiştir?
Albert Einstein 18 Nisan 1955 yılında 76 yaşındayken Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey eyaletinde abdominal aort anevrizması sonucu vefat etmiştir.Albert Einstein iç kanama geçirmiş ve ameliyatı reddederek şunları söylemiştir: “İstediğim zaman gitmek istiyorum. Hayatı yapay bir şekilde uzatmak tatsız. Ben kendi payımı kullandım, şimdi gitme zamanı ve bunu zarif bir şekilde yapmak istiyorum”. Einstein Princeton Hastanesi’nde gece saat 01.55'te yaşamını yitirmiştir.
Albert Einstein’ın Mezarı Nerededir?
Albert Einstein’ın bir mezarı yoktur, kendisi gömülmemiştir. Einstein ölümünden sonra gömülmek istememiştir. Bundan dolayı isteğine uygun olarak bedeni ölümünden sonra yakılmış ve külleri bilinmeyen bir yere savrulmuştur. Albert Einstein, son vasiyetini 18 Mart 1950 yılında yazmış ve sekreteri Helen Dukas ile Dr. Otto Nathan'ı yetkili olarak atamıştır.